BİTMEYEN AŞK: KARTACA YIKILMALIDIR!

06 Şubat 2023 Yazan  
Kategori Genel, Güncel Bilgiler

kapak-5

“Ceterum censeo Carthaginem esse delendam.” Latince olan bu cümle kelime kelime tercüme edilirse “Bu arada, kanaatime göre, Kartaca yıkılmalıdır.” anlamına gelir. Romalı senatör Marcus Porcius Cato’nun cümlesidir bu.  Zaman zaman bu cümleyi “şu da var ki,” veya “geçerken şunu da söyleyeyim,” “bence,”, “değerlendirmeme göre,” “bu arada kanaatimce” veya “talebim odur ki” anlamında söylemiş olabilir. Ancak kesin olan şey cümlenin sonu daima aynıdır: Kartaca yıkılmalıdır!

Senatör Cato söylevlerini daima bu sözlerle bitirirmiş. Her neden bahsederse bahsetsin, lâfı “Kartaca yıkılmalıdır”la bağlarmış. Boş verin başka her şeyi, şunu bunu, esas mesele budur, anlamına gelen bir söz, bir talepti bu.

Cato’nun bu emeline (bitmeyen aşkına) nihaye MÖ 150 yılında ulaştığı biliniyor. Roma İmparatorluğu, Üçüncü Pön Savaşı’nı başlatmış, sonunda da Kartaca’yı yenmiş, yerle bir etmiştir. MÖ 6. yüzyılın sonlarından itibaren Roma ile Akdeniz’in etki alanı olarak paylaşılmasında, Kartaca ile Roma arasında ufak sürtüşmeler dışında pek fazla sorun yaşanmadı. Ancak MÖ 3. yüzyılda dengeler değişmeye başlamıştır. İtalya yarımadasında Yunan kent devletleri üzerinde kesin hâkimiyet kuran Roma, Akdeniz ticaretinden payını artırmaya gitmek yolundadır artık.

Akdeniz üzerindeki etki alanları çekişmesi, Pön savaşları olarak tarihe geçecek bir dizi çatışmaya yol açmıştır. Roma’ya karşı İki yenilgi alan ve sonrasında gücünden çok şey kaybetmiş olan Kartaca’ya karşı Roma’nın son darbesi, MÖ 149 yılında başlayan ve MÖ 146 yılında Kartaca kentinin tümüyle yakılıp yıkılmasıyla son bulan Üçüncü Pön Savaşı’dır.

 

 Kartaca, MÖ 814 yılında, Tunus yarımadasında kurulmuş olan bir Fenike kolonisidir. Kartaca, Fenike dilinde  “Yenişehir” anlamına gelmektedir. 

Kartaca Muharebesi, Kartaca ile Roma Cumhuriyeti arasında savaşılan Pön Savaşlarının üçüncüsünün (MÖ 149-146)  tek ve son silahlı çatışmasıdır. MÖ 149 yılında bir kuşatma harekâtı şeklinde başlamış ve 146 yılında Kartaca şehri ve devletinin yıkılması ve bir daha ayağa kalkamayacak şekilde tamamen ortadan kaldırılmasıyla sonuçlanmıştır.

Zamanla Roma’ya olan savaş tazminatlarının ödemesini tamamlayan Kartaca artık kendisini antlaşmanın şartlarıyla bağlı görmeyerek silahlı kuvvet oluşturmaya başlar. Ancak (Cezayir’in günümüzde sınırları içinde kalan) Numidya saldırılarına karşı oluşturulan ordu ilk muharebesinde başarısız olacak ve Kartaca bu kez de Numidya’ya tazminat ödemek durumunda kalacaktır.

Sürekli şüpheyle bakılan Kartaca’nın bu yeni militarizmi Roma Senatosunda değerlendirilecek ve özellikle Cato her konuşmasını Kartaca yok edilmelidir diye bitirecektir.

MÖ 149 yılında Kartaca’yı savaş alanına çekmek için Roma Senatosu Kabul edilemeyecek talepler ileri sürmeye başlar. Asillerin yüzlerce çocuğu rehine olarak talep edilir, sonrasında ise şehrin yıkılıp iç kesimlerde yeniden kurulması istenir. Talepler reddedilince savaş ilan edilir. Başlayan Üçüncü Pön Savaşında Kartaca önceki savaşlarda olduğunun aksine paralı askerlerle değil kendi vatandaşlarıyla ülkeyi savunmak durumunda kalır. Seferberlik ilan eden Kartacalılar ilk Roma saldırılarını püskürtmeyi başarır.

Kartacalılar yaklaşık iki yıl boyunca kuşatma altında Roma saldırılarına karşı koyar. Şehrin içindeki yaklaşık 500 bin kişi insanüstü bir gayretle şehri büyük bir cephaneliğe çevirir. Roma Senatosu Scipio Aemilianus’u konsül atayarak ordunun başına getirir. Şehre son darbeyi indirmeden önce Romalılar limana giriş çıkışı kesmek için bir dalgakıran inşa ederler. MÖ 146 yılında Romalılar şehrin surlarını aşmayı başarırlarsa da şehri almaları kolay olmaz. Her bir Kartacalı silahlandırıldığı için Romalılar ev ev mahalle mahalle savaşarak ilerlemek durumunda kalırlar. Sonunda şehir ele geçirilince sağ kalan 50 bin Kartacalı satılmak üzere esir edilir. Şehir bir daha kurulmaması için yerle bir edilir. Fethedilen topraklar “kamu toprağı” olarak devletleştirildiği ilan edilerek Romalı, İtalyan ve yerel çiftçilere verilir. Savaştan sonra Scipio Aemilianus’a onursal soyadı olarak “Africanus” ismi verilir. Kartaca’nın yakılıp yıkılmasından sonra Romalıların şehrin yeniden aynı yerde kurulmasını engellemek için toprağa tuz attıkları iddia edilse de döneme ait yazılı eserlerde buna dair bir bilgi bulunmamaktadır.

Senatör Cato’nun “Ceterum censeo” (Bu arada kanaatimce) ile başlayan sözleri, takıntıya dönüşmüş bir ruh halini gösterir. Gözleri düşmanından başka hiçbir şeyi germeyen hastalıklı bir durum. Adeta düşmanıyla ya da düşman gördüğüyle büyülenmiş acınası bir zihniyet dünyası… Dünyanın ve yaşamın tüm gerçeklerine kör olarak, gözünü sadece tek meseleye, yani düşman bellediğine dikmiş bir delilik… Düşman gördüğüne daima saldırmak ve yok etmek hazırlıkları ve o anları dört gözle beklemek… Her konuda Kartaca’yı yok etmeyi önceleyen ve kendi politikasına araçlaştıran bir anlayış… Her olayın, her konuşmanın ardından söylenen, Kartaca yıkılmalıdır sözü, konuşmayı-sözü anlamsızlaştıran, politikayı ve huzuru iptal eden bir cinnet halidir… “Onlar yok olmadan bize rahat yok” kâbusuyla düşünen ve yaşayan bir cinneti anlatır… Oysa Kartaca yani Yenişehir bir barbarlık imgesinden çok ihtişamı ve kültürüyle nam salmış bir metropoldü.

Bugün Türkiye’de Kartaca yıkılmalıdır saplantısı içinde olan iktidarın ve de bazı muhalefet partilerin olduğu yanlış sayılmamalı. Tabii burada Kartaca Kürtler ya da HDP’dir. Özellikle AKP ve MHP’nin Kartaca yerine Kürtler ve HDP’yi koymuş olduğunu düşünüyorum. Özellikle MHP ve lideri Bahçeli her konuşmasını mutlaka terörizm, HDP ve Kürtler üzerinden yapmaktadır. HDP kapatılmalıdır! HDP’lilere (burada esas söylenmek istenen bana göre Kürtlerdir) bu topraklarda olamazlar, siyaset yapamazlar. Siyasi talepleri olamaz! Bahçeli ve Erdoğan’ın HDP düşmanlığına kadar varan tavırları bu konuda tutsak edilmiş bir zihniyeti (takıntıyı) gösterir.

AKP-MHP iktidarının içinde bulunduğu “Kartaca yıkılmalıdır” haleti ruhiyesi maalesef burjuva muhalefet içinde de hüküm sürmektedir. Bu özellik en çok da İyi Parti’de görülmektedir. Bu durum sanki dört tarafı düşmanlarla çevrili bir yerde yaşayanların içinde bulunduğu bir tür  milliyetçiliği devam ettiren bir saplantı... Bu ruh hali, yaşayabilmek için kendine bir Kartaca ister. Tabii burada Kartaca HDP ve Kürtlerdir.

Bugün, iktidar, yani AKP ve MHP  “Kartaca yıkılmalıdır” ipine sarılmış durumdadır. Enlasyondan hırsızlığa, fiyat artışından yolsuzluğa sebep olan  “terörle mücadele” yani HDP, PKK ve Kürtlerdir. Bütün suç HDP ve Kürtlere aittir.

Kısacası Romalı senatör Cato, ne anlatırsa anlatsın sonunda dönüp dolaşıp sözünü  “Kartaca yıkılmalıdır” sözüne bağlardı. Bu, doğrudan ortadan kaldırılacak düşmanı işaret ederken, “boş verin onu bunu, esas mesele şudur” anlamında, tüm toplumu tek bir siyasi amaç doğrultusunda mobilize eden bir ideolojik ifadesiydi. Sonunda Kartaca yıkıldı. Rivayet odur ki Kartaca yenilip, yıkılınca Senatör Cato’nun uzun bir süre sessiz ve mutsuz olduğu söylenir. Anlaşılan bu deyim kullanışlı bir formül, bugün de kullanılabiliyor. Bahçeli ve Erdoğan isterse Anayasa Mahkemesi de işlem görebilir. HDP yani Kürtler yıkılmalıdır! Nasıl olsa çok kullanışlı bir formül var, her zaman ve her yerde kullanılan… İç veya dış, siyasi veya ekonomik hemen her sıkıntıyı Kartaca’ya bağlamakta son derece mahir Erdoğan ve Bahçelinin retoriği her zaman hazır yerinde duruyor nasılsa…

 

 

Enter Google AdSense Code Here

Yorumlar



Yorum Yaparken Lütfen SeviyeLi YorumLar Yazınız.!